Meydan Gazetesi

Anarşist Liselilerin Dergisi İNADINA

11.01.2014

      Meydan: Lise Anarşist Faaliyet olarak beş yıldır çıkarttığınız “LAFANZİN” isimli fanzin çalışmanız nasıl oldu da bir dergiye evrildi?

      Peki, neden “İNADINA”?

      Okullarda her inat, sizin anarşist olmanızdan kaynaklanan politik bir gerekçe olarak görülmeyebilir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

      İNADINA dergisinin içeriğinden bahseder misiniz?

      Peki, okumak isteyenler İNADINA’ya nasıl ulaşabilirler? Dergi dağıtımlarınızı nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

      Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Lise Anarşist Faaliyetle, ilk sayısı çıkan İNADINA dergisini konuştuk.

Meydan: Lise Anarşist Faaliyet olarak beş yıldır çıkarttığınız “LAFANZİN” isimli fanzin çalışmanız nasıl oldu da bir dergiye evrildi?

Öncelikle Lafanzin bir dergiye evrilmedi, yani bitmedi. Bizler yine Lafanzinleri yayımlamaya devam edeceğiz. Lafanzin, okullarda doğrudan yaşadığımız sorunlara bir cevaptır. Dergi fikri uzun bir süredir konuştuğumuz ve ihtiyacını hissettiğimiz bir çalışma olarak ortaya çıktı. Yani İnadına, anarşizme ve mücadelemize dair düşüncelerimizi daha da ayrıntılandırmak ve gençliğin sorunlarını daha fazla irdelemek için Lafanzin ile birlikte bütünleşecek bir dergi çalışmasıdır.

Peki, neden “İNADINA”?

İnadına diyoruz çünkü hepimiz yaşamlarımızın her alanında, okulda, evde, sokakta iktidarların propagandası altındayız. Bu saçmalıklar sistemi bizleri itaatkar bireylere dönüştürmek isterken, biz buna seyirci kalmak yerine inadına deyip isyan edenleriz. Özellikle de okullarda. Çünkü iktidarların propagandasına en çok maruz kaldığımız kurum okuldur. Okul, bir hapishane gibi içine kapatıldığımız, kurallarla biçimlendirilerek sınıftan koğuşlara zorla atıldığımız, bir anlamda hayattan koparıldığımız bir yerdir aynı zamanda. Diğer yandan haklı-haksız önünde eğilmek zorunda kaldığımız iktidarların, eğilmediğimizde disiplin bahanesiyle cezalandırıldığımız saçma kuralların dayatıldığı bir yer. Beş-yedi dakikalık ‘özgürlük’ teneffüsleriyle idare edildiğimiz okulların içindeyse okul idaresi tarafından üç-beş inatçı olarak yaftalananlar da yine bizleriz. Okullarda inat ederek yakaladığımız bu kısmi özgürlüğü, hayatın her alanına yayarak büyütmek için inadına dedik dergimizin adına. Okul dışında, hayatımızın her alanında gençliğimizin üzerine basarak yükselen otoritelere inat, özgürlük için İNADINA dedik dergimizin adına.

Okullarda her inat, sizin anarşist olmanızdan kaynaklanan politik bir gerekçe olarak görülmeyebilir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bizimkisi her ne kadar politik olsa da yaşamsal da. Her gün okullara kapatılıp bencillik ve rekabetle yoğruluyoruz. Okul kantinleri pahalı olduğunda ya da kötü yemek yemeye mecbur bırakıldığımızda, paylaşma masalarımızı kuruyoruz. Yaşamsal olan paylaşmak, biliyoruz. Ancak biz bunu yaparken ‘kantin kazansın gerisi teferruat’ diyen öğretmenler ve okul idaresi sivil polisleri de yanlarına alıp sofralarımızı dağıtıyor, polis masamızdaki peynire zeytine suç delili diyerek el koyuyor, okul idaresi okuldan atmakla tehdit ediyor. Yani paylaşmayı yasaklıyorlar. Ancak bizler her defasında inat ettik, paylaşmayı sürdürdük. Bu tabi ki anarşist olmamızla ilgilidir. Ancak inadımız, sadece politika olarak görülmemeli. Bir başka örnek vermek gerekirse, okul idaresi çoğu zaman saçma sapan gerekçelerle öğrenciden haraç toplar. Kimisi öder, kimisi ödeyemez. Ödeyemeyenlere zorla ödetecek şekilde gerekçeler sunulur, dayatılır. Bu arada üç-beş inatçı bir araya gelip ödeyemeyenler varsa dayanışırız der. İşte bu dayanışmayı dahi yasaklayanlar ne kadar politikse, biz o kadar politiğiz. Bahsettiklerimiz, “saç uzun, kes sakalı, eteğin eksik, uslu dur” meselesinden ötedir. Çünkü tüm bu yaşananlar bir tek okullarda değil, hayatımızın her alanında yaşanan şeylerdir, yani yaşama dairdir. Bizim inadımız bu yüzden okulları aşıyor.

İNADINA dergisinin içeriğinden bahseder misiniz?

İNADINA, Lise Anarşist Faaliyet’in aylık periyotta çıkarttığı bir dergidir. Dergi, okul içinde ve dışında karşılaştığımız sorunları yazdığımız, bu sorunların kaynağı olarak gördüğümüz otoriteyi ve kapitalizmi deşifre ettiğimiz bir içeriğe sahip. Diğer yandan meslek liselerinde okuyan ve bir yandan da staj yapan arkadaşlarımızın yaşadıkları sömürüyü, okulu bırakmış bir iş yerinde çalışmak zorunda kalan arkadaşlarımızın yaşadıkları adaletsizlikleri yazdığımız ayrıca eylemlerimizden ve projelerimizden bahsettiğimiz bir içerikte. Daha ayrıntılı bahsetmek gerekirse; İNADINA’nın ilk sayısında “İktidar Savaşları” başlıklı bir yazı var. Fantastik bir kurgu olarak ele aldığımız bu yazıda, okullarda farklı görüşteki öğretmenlerin aralarında süregelen iktidar savaşlarını anlatmaya çalıştık. Bunun dışında içerikte “Bilgiye Değil, Eğitime Karşıyız” başlıklı, mevcut eğitim sistemine yönelik bakış açımızı ve bilginin bir iktidar aracı olması karşın özgür bilgi paylaşımının nasıl gerçekleştirileceğini anlattığımız bir yazı yer alıyor. Ayrıca sinema, müzik, edebiyat alanında yazılmış yazılar var. Bunlar dışında, liseli forumlarını sürdürdüğümüz bir dönemde herkes için faydalı olacağı düşüncesiyle aylık anarşist gazete Meydan’dan alarak yayımladığımız “Doğrudan Demokrasi” başlıklı bir yazı da bulunuyor. Şimdilik bunlardan bahsedelim, geri kalanı da alındığında okunsun diyelim.

Peki, okumak isteyenler İNADINA’ya nasıl ulaşabilirler? Dergi dağıtımlarınızı nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Bulunduğumuz liselerde, yaşadığımız mahallelerde ve sokaklarda, derginin elden dağıtımını yapıyoruz. Aynı zamanda kitap evlerine, muhalif kafelere, gazete bayilerine bırakıyoruz. İNADINA’yı Kolektif 26A’dan (Taksim, Kadıköy, Kartal) ve Mephisto’dan (Kadıköy, Taksim) edinebilirsiniz. Bu mekanların dışında ayrıntılı olarak dergiyi bıraktığımız dağıtım noktalarının bilgisine, İNADINA dergisinin Facebook sayfasından ulaşabilirsiniz.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Öncelikle röportaj için teşekkür ediyoruz. Ancak inat eden kazanır, biliyoruz. Haziran’dan Eylül’e, Eylül’den bugüne isyanla koşuşturduğumuz bu süreçte, bir kez daha inadımız bizi haklı çıkardı. Bunu hepimiz gördük, yaşadık. Biz inatla kazandık Taksim’i. Taksim Meydanı’na kurduk paylaşma masalarımızı, okul idaresine haraç ödeyenlere inat para ödemeden en güzel yemekleri yedik günlerce. Ne bize yukarıdan bakan otoriteler, ne saçma sapan kurallar, ne üçkağıtçı kantinler, ne de etrafımızı çevreleyen sivil polisler vardı meydanda. Okullarımızda üç-beş inatçıyken, Taksim Meydanı’nda binlerce olduk. LAF, ilk kez paylaşma masasını kurduğunda üç gün sonra bir mail gelmişti; “Ankara’dan selam olsun, paylaşma masamızı kuruyoruz” diye. Öyle de oldu. Benlerden biz olmak, örgütlenmek bizim inadımız. Hepimiz gördük; isyan Taksim’den, Ankara’ya, Antakya’ya, İzmir’e, her yere yayıldı, büyüdü. İsyan herkese gösterdi; benlerden biz olmanın gücünü. İsyan sürecine denk gelen sınavların yarattığı rekabete ve bencilliğe karşı örgütlenen liseliler mitinginde LAF olarak “Şimdi sınavı devlet versin” yazılı bir pankart açmıştık. Bu sözümüzü bir kez daha hatırlatmak isteriz. Çünkü şimdi üç beş inatçı liseli değil, binlerceyiz, inadına her yerdeyiz.

Anarşist Liseliler, ilk sayısını çıkarttıkları İnadına dergisinin dağıtımını okullarda ve sokaklarda gerçekleştiriyorlar. İnadına’ya farklı şehirlerden ulaşmak isteyenler inadinadergisi@gmail.com’a mail atarak dergiyi edinebilirler.


Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 15. sayısında yayımlanmıştır.